7 Mart 2021 Pazar

Yüzleşme Zamanı 2021 Mart

 1 yıl sonra tekrardan Merhaba blog,

9 yıl olmuş buraya yazalı. ( son 4 yıldır ara ara bakıp kaçmalarımı saymazsak)

En son Kapadokya Sevdam 3'ü yazacaktım. ama yazıp yazıp silmişim. taslakta durduğunu görünce çok sevindim. yazdım ama sanırım yayınlamayı unuttum dedim. Sonra bir baktım bomboş:(

Ama yazacak pek bir şey yoktu zaten. Bay Z aramadı. O günden sonra 1 kere buluştuk. Sadece o kadar. Sonra kız arkadaşı oldu. Sonra yok oldu. Yok. Yazmadım.

Biz şu an an'a dönelim, hadi gel beraber içelim.

30 Aralık 2019 Pazartesi

Kapadokyam Sevdam (2)



İlk bölümü okumak için tıktık

Saat 03:25 ve ben yarın işe gideceğim. Fakat bu hikaye yarım kalmamalı deyip oturdum başına.
2.bölümü 3 hafta anca yazabilmenin nedeni araya giren yoğun mesailer, koşuşturmacalar ve şimdide yılbaşı telaşı..
Hemen şu bölümü de yazıp bitirmek için kaç haftadır kıvranıyorum.
O zaman kaldığımız yerden devam edelim.

8 Aralık 2019 Pazar

Kapadokyam.. Sevdam.. (1)

Bırak sen de kaybolayım..

Sanırm 2,5 sene öncesiydi. O malum stajdan da önceydi.Eylül ayıydı..
Bunalmışım burnumdan ameliyat olmuşum.1 aydır evde kalıp Serap Ezgülere sarmışım da sarmışım.

Sonrası uzun zamandır konuştuğum çocuk vardı Bay Z (lise dönemlerinde tanıyorum). Ara ara yazar kaçardı. Sevgilisi olduğu zaman yazmazdı. ama çokta sevgilisi olmazdı. olursa da uzun sürerdi. Sadık, sıcakkanlı, gülünce gözleri içine kaçan sevimli birisiydi:)

30 Kasım 2019 Cumartesi

Aman bu nasıl Stajyer!

>giriş<

Koşuşturma telaşı.

''eee kim nerde staj bulmuş??'' diye fısıldaşmaya başladı herkes. Herkes ne çok meraklı. Kendisi bulup karşısındaki bulamayınca içten içe sevinenler, kendisi bulamayıp karşısındaki kişi bulunca içten içe kin besleyenler. Garip şu üniversitedeki arkadaşlıklar. Zaten bir türlü çözememiştim ilişkileri.
Son dakika golü attı üniversite. Neymiş herkes zorunlu staj yapacakmış. yapamayan bir sonraki seneye kalıyormuş da falan filan. O kadar staj yaptın hayatın boyunca bir uzun dönem daha sana koymaz ya LaLa dedim. Bulursun yine bir yer iyice pekiştirirsin işte daha ne.
Zaten kimse karar verememiş hangi departmanda çalışacağını, hedefleri yok. Sen biliyorsun ya. Kafana koydun ya o sana yeter dedim..


26 Kasım 2019 Salı

5 Yılın acısı nasıl çıkmalı adlı başlık

>Giriş<

Yarın işe gitmek için kalkacağım şu sabahın köründe ben oturmuş en son neleri yazmışım diye blogu taradım.

Ve 2014 yılında bay W nin lüks hayatını en tatlı yerinde bırakmışım. Yeni bir kız arkadaşı bulmasıyla birlikte dizimiz baya uzun soluklu final yapmış:) tam 5 yıl düşünsene. böyle bir dizi olsa araya bu kadar uzun soluklu zaman girse meraktan çatlarsın.

Nasıl toparlasak da şu 5 yılı anlatsak? 
Güzel bir şekilde anlatabilirim.
En baştan değil.
Üniversiteye adım attığım yıl değil.
Neyse başlarız elbet bir yerden. Dur önce bi kendime müzik ısmarlayım ve geçmiş zamanın akışına bırakayım.


17 Kasım 2019 Pazar

Yıl 2019 Saat 01:00 suları

Giriş. Dinle.

Selam.

Nasıl esti aklıma da gecenin bu vakti kuş misali buraya kondum ben?

AA dur bakalım şuralarda bir blogum olacaktı dedim. Açtım. Geçmiş bir film şeridi misali aktı geçti önümden. Üzüldüm. Geçmiş beni daima üzer. Kötü birşey olmasına gerek yok. Hatıraların hüznü yeter.

Gençliğim, asiliğim,saflığımı hep buraya aktarıp büyütmüşüm ve sonunda serpilmişim.
Kimler gelip kimler geçmedi ki? Şu şişko dünyadan, hayatımdan. Sonrada kimler teker teker evlenmedi ki? (sadece ben)


24 Nisan 2017 Pazartesi

Neler olmuş hayatta.. 😊

Ne yapmışız
Neler etmişiz

Ne yapmadık ki
Neler etmedik ki.

Üniversiteye başlamamla bütün işler karıştı. yok yok aslında karışmadı ama bana göre karıştı.
Çünkü geç kalmanın ,geç başlamanın telaşıyla oradan oraya koşturdum. Çünkü bir amacım vardı.

Son sürat açık öğretimi bitirdim.
Son sürat kurslara yazıldım.
Son sürat seminerlere gittim.
Son sürat staj yaptım.
Bunlarla birlikte okul devam ediyor, vakıf devam ediyor, sınavlar devam ediyor..

Eh haliyle bu hayatın koşuşturmasına yorgun düşüp sık sık hastalandım. Yoruldum. Dost sandığım insanların sahte yüzlerini gördüm. Kavga kıyamet koptu. Yere düştüğüm zaman tek başıma toparlandım. Çevremde o kadar insanın olması ama bir o kadar da tek başına olmam.. gerçekten acınası değilde nedir?

Böylece tam söyleyecekken bir şeyleri birilerine sustum.
Tam aşık olduğumu ona söyleyecekken sustum.
Düştüğümde beni kaldırmadıklarında sustum.
Sabrım zorlandığında ağzımdan kötü bir söz çıkmasın diye sustum.

Ama susmakta yetmiyormuş. Daha doğrusu susarak bir şeyler olmuyormuş. Kimse seni anlamıyormuş öyle de.  Madem öyleydi ben de gerektiği yerde cevabı yapıştırmayı öğrendim.

Yani hayatın akışında debelenip durdum tek başıma.  
Ama çok şey öğrendim. Gözlemlerime göre içinde fesat olan insanlar kaybediyordu. Bir şey saklayanlar, yalan konuşanlar... Bunları hep izledim. Ve kazanan ben oldum .
Bazen ısrarla bir şey sorduğumda onların gözlerinin içine bakıp yalan söylemelerini dinlemeyi sevdim.  Onların yalanlarını duymak keyif veriyordu. Çünkü kendilerinin nasıl bir aptal olduklarını bilmiyorlardı.

Bir o kadar da aşk hayatı da yalanmış. İnancım giderek düşüyor sanırım.

'' beni sevmek istemiyor, ama beni kaybetmek de istemiyor.''



Bu ara favori şarkılarımdan biri. bana gelsin barii..↙




 

16 Şubat 2017 Perşembe

2 yıl sonra tekrar .. 😲

2 yıl mı olmuştu girmeyeli ?
Ya da 10 yıl?
20 yıl?
bilemedim ama zaman çok çabuk geçip gitmiş..

Aklıma geliyor arada ne yazardım bee eskiden çıkmazdım buralardan diyorum. İnsanın uğraşacak şeyleri çıktıkça buraları boşlarmış bunu anladım. Ama yazmak güzeldi. Ki hala güzel. Defterimin yerini tutmuyor. Orada sadece ben okuyorum. Burada ise siz.
Her neyse çok özlemişim yazmayı, burada olmayı:) İnşallah iyisinizdir , ben iyiyim 😊

Sizlerin bu zamana kadar buraya devam etmenize neden olan şey nedir ?:)

Ortalığı biraz kurcalayıp kaçayım barı yine. Çok özleştim 😊😊



25 Eylül 2015 Cuma

Uzun aradan sonra uzun yazı

Öncelikle bayramınız kutlu olsun :)

6 aydır yazmadım buraya . 6 ay içinde de çoğu şeyler değişti tabiki de. Yazasım gelmedi. Yazsam nereden başlayacağımı da bilemedim. Büyük bir hevesle açtığım blogu devam ettiremedim. Aslında yazacak, düşüncelerimi toparlayıp aktaracak düzgün bir vakit bulamadım.  Hep sonra sonra sonra diyerekten eylülü bitirdik nerdeyse:)
Ama hayatım geçen senelere göre daha iyi. Duygularım, düşüncelerim, bakış açım degişti.

İlk defa yakınımdan birini kaybettim. Dedemi. Annemin babasını.. Tabi aslında onlar memlekette olunca sürekli göremiyosun ve kaybetme duygusunu tam yaşayamıyosun aslında. Yani bana göre.
En çok acısını yaşayan kişi annem. 2-3 yıl olmuştu dedemi görmeyeli. Fakat ne zaman kanser (mide kanseri) olduğunu öğrendik, uzakta oluşumuz işte o zaman canımızı yaktı. Geçen yıl mayıs aylarında İstanbul da tedaviye başlamışlardı. Annem gidip 2 hafta orada kaldı. Döndüğündeyse çok ama çok perişan haldeydi. Neler yaşadığını tabi en çok o biliyor.
Sonra memlekete geri götürdüler dedemi orada tedavi altına aldılar. Tabi ben hala 2 -3 yıldır görmedim. Ve benim en son gördüğüm kadarıyla aklımdaydı.
Şubat tatilinde annemle gittik. O odadan içeri girince şok oldum. Bildiğim dağ gibi adam bi deri bi kemik kalmış..  Geldiğimize o kadar sevindi ki.. iyi ki geldiniz kızım ben çok mutlu oldum dedi.. O günlerde adeta çocuk gibi olmuştu.
Gelişimiz gidişimiz kadar iyi olmadı tabi ki. Söz verdik yazın tekrar gelecektik. Fakat o an giderken niyeyse onu son defa görmüş olduğum hissine kapıldım. Ağlamamak için zor tuttum kendimi. Biz gözden kaybolana kadar arkamızdan el sallamaya devam etti.
Nisan ayında acil telefon geldi. Hastaneye yatırıldığına dair. Apar topar annemle babam memlekete gittiler. Ne kötüdür ki benim sınav haftama denk geldi. Gitmek yanında olmak çok istedim ama bir yandan da onun daha da kötü halini görmek beni daha çok mahvedecekti.
Annemi veya babamı sürekli arayıp dedemi sorduğum zaman iyi kızım fena degil işte evde dinleniyor lafları sürekli söyleniyor. Evde 2-3 hafta boyunca tek kaldım o sıra bi kaç arkadaşım gelip kaldı.
2 hafta sonra babam geldi. Fakat gelmesiyle gitmesi bir oldu. Çünkü tekrar acil bi telefon geldi daha da fenalaştı diye. 16 saat yolda çekilmiyor. Dibimizde degil ki hergün gidip görüp gelelim..

1 hafta sonra annem babam çıkıp geldiler. İkiside nerdeyse 20 yıl yaşlanmış gibiydi. Ve ben dedemi sorduğum da babam açıklama yapıyor. Kızım dedeni kaybettik, zaten çok hastaydı. Sen evde teksin diye söylemek istemedik.
Evet biliyordum onu son gördüğümü. Ama böyle bir açıklamayla karşı karşıya olduğum için, böyle bir açıklamayı beklemediğim için donup kaldım. Ta ki gözlerimden yaşlar akana kadar. Meğer o babamın son gittiği günün ertesi kaybetmişler. Yani 1 hafta olmuş öleli. Hani biliyosun öleceğini ama bi yandan da ölmesini kabullenemiyosun. Anneme son zamanlarda beni sormuş neden gelmedi diye. Aslında babam son defa gittiğinde gidebilirdim. Fakat onun o son halini görmek istemedim. İyi hatırlamak istedim. Bilmiyorum evet yüreğim rahat değil..

İşte öyle bir bahar dönemi geçirdim. Annemin psikolojisi bozuldu. Ve üzüntüden bir kaç sorunları ortaya çıktı. Şimdi onlarla uğraşıyoruz. Yanındayım ve en büyük tesellisi benim. Biricik kızı..

Ağustos ayında birlikte tatile çıktık. 1 hafta kısa ama güzel bi zaman geçirdik. Biraz olsun sorunlar asılı kaldı.

İçimi biraz dökmenin rahatlığıyla şimdi gidebilirim :) Sonra yine içimin diğer yarısını dökmek için geri gelirim , görüşürüz :)

25 Nisan 2015 Cumartesi

2015lik ilk yazım :))

ayyyh bugün şöyle bi aklıma esti uğrayayım dedim. En son aralığın bilmem kaçında kalmışım:) Yazmayalı yine çok zaman olmuş. Dengemi bi türlü ayarlayamıyorum. Niyeyse defterlere fıldırfıldır yazan ben 2,3 yıldır yazmaktan uzaklaştım. Okumak istiyorum sadece. Bolca okumak..

eeee dahaa daaa dersekk ben iyiyim işte keyifler şükür yerinde. Entrikalar yok pek, hiç yok desem de yeridir:)
Yine kısacık fısıldayıp çıkıyorum, araya uzun zaman sokmadan tekrar buraya yazmam dileğiylee..